24 Aralık 2008 Çarşamba

kanser modeli salon takımı























yapması çok zahmetli ve sabır isteyen bi model olduğu için adını kanser koymuşlar. ama o kadar da güzel ki, insan rahatlıkla adını görmezden gelebiliyor. sık iğne şeritler ve aralarında küçük çiçeklerden oluşuyor. bu çiçekler daha önce yazdığım testi desenli fiskos örtüsünde kullanılan ile aynı. sabrı ve cesareti olanlar varsa şimdiden kolay gelsin demek istiyorum. salonumda en çok bu takımımı kullanmayı seviyorum. vitrin içi, sehpa örtüleri, fiskosu ve şömentablı ile tam bir takım.








5 Aralık 2008 Cuma

kartopu desenli bere


bereye 2 ters 2 düz lastik ile başladım. daha sonra kırmızı ve beyaz ipleri arkadan yürüterek deseni yerleştirdim. bu deseni de internetten bulmuştum, çok küçük bir iki değişiklik yaptım. aslında model orjinalinde bir bayan beresiydi. ama oğluma da çok yakıştı. orjinalinde ponpon yerine saç örgüsü vardı, ben daha çocuksu olsun diye yapabildiğim en büyük ponponu en tepeye yerleştirdim. bu arada bere son sıralarında ara ara eksiltiliyor ama asıl son sırada ilmeklerin içinden ip geçirilerek büzdürülüyor. örgü sevenlerin bir günde bitirebilecekleri, örmesi çok zevkli bir model...

yalancı selanik modeli ceket ve bera yazan bere


akıllı yün ile yalancı selanik modelinde yaptığım ceket... modelini internetten almıştım ama o zamanlar bigün ben de internete koyarım düşüncem olmadığı için kaynağını not almamıştım. bu ceketin en güzel tarafı çok çabuk örülüyor olması. ön parçalarda kol için eksiltme yok sadece yakayı yuvarlamak için ilmek kesiliyor. kollar da dümdüz örülüp bedene dikiliyor. yaka için bedenden ilmek çıkardım ve bir ters bir düz lastik şeklinde (bir numara küçük şişle) ördüm. daha sonra ördüğüm yakayı ikiye katlayıp arasına fermuarı da yerleştirerek diktim. fermuarı elimde diktim ve beni en çok uğraştıran kısım bu oldu. marullanma olduğu için defalarca söküp tekrar diktim... yalancı selanik modeli özellikle erkek örgülerine çok yakışıyor ve örmesi de çok kolay.

ilmekleri yerleştirirken dikkat etmemiz gereken husus şu:  örerken sürekli 3 düz 1 ters örüyoruz. yalnız arka sırada 3 düzün ortasındaki ilmek 1. sırada ters ördüğümüz ilmeğin üzerine gelecek şekilde kaydırıyoruz. böylece bir sütun önden sürekli düz görünürken, bi sonraki sütun bir ters bir düz diye yukarı doğru gidecek. sonraki sütun önden hep ters görünecek ve 4. sütun da aynı 2. sütun gibi olacak. biraz karışık oldu biliyorum ama önden görüntüsü bu şekilde olacak. daha detaylı anlatım isteyen olursa fotoğraflarla anlatmaya çalışırım...


 


bereye gelince tamamen kendi tasarımım olduğunu söylersem yalan olur çünkü 3 ponpon olayını internetten kopya çektim... ama desenleri ve isim yazmayı ben tasarladım. böyle değişik desenli örgüler yapacağım zaman önce bir kağıda çizmeyi veya excel'de renkli bi taslak oluşturmayı tercih ediyorum. böylece taslağa baka baka deseni yerleştirmek çok kolay oluyor. bereyi hiç eksiltmeden dümdüz ördüm. uç kısmını düzgün durması ve çok gevşememesi için iki kat yaptım. daha sonra ördüğüm dikdörtgeni aşağıdaki birinci resmi elde edecek şekilde katlayarak diktim. ponponların herbirini bir renk yapacaktım aslında ama daha sonra aklıma aşağıdaki gibi yapmak geldi. sanırım böyle çok daha güzel oldu...

 





ceket anneanneden, atkı bere haladan


annemin ördüğü ceket yakadan başlayarak örülen modellerden. bütün olarak örülüyor. sadece kolların iç kısmında dikiş var. bera doğduğu sene örmüştü. artık küçülmeye başladı malesef. hatta birbirimizden habersiz ben de buna çok benzeyen bi yelek örmüşüm. onu da ekleyeceğim. ceketin düğmelerini ben seçmiştim. sizlere tavsiyem sakın görüntüsüne aldanıp da fazla girintili çıkıntılı düğmeler seçmeyin. hiç kullanışlı değilmiş. tecrübe ederek öğrenmiş oldum... ceketin detaylarını aşağıdaki resimlerde bulabilirsiniz.
atkı bere takımını da geçen sene ablam örmüştü. her ikisinin de ellerine sağlık. özellikle atkı bere örerken evde kalmış artık ipleri istediğimiz şekilde kombine ederek değerlendirebiliriz. böylece kendi tasarımlarımızı oluştururuz ve kimsede olmayan sadece bize has atkı berelerimiz olur:)  ponponu benim yapmamı istemişti ablam. ben de değişik olsun diye berenin üst kısmını ikiye katlayıp diktim (dikişin arka ortaya gelmesine dikkat edin) ve uçlarına birer ponpon yerleştirdim. bera da çok severek kullanıyor.







5 Kasım 2008 Çarşamba

siyah ve beyaz (pasta)


tarifini keziban yengemden aldığım müthiş bir pasta (teşekkür ederim yengecim). yiyenler genelde nasıl yapıldığını çözmeye çalışıyor ve dayanamayıp soruyor: 

- "arasındaki kakaolu bisküvi değil mi?"
- "evet"
- "ama değişik bişey var bunda?!?!?"

hatta "arasında dondurma mı var?" diye soran bile oldu. tarifine gelirsek:

malzemeler

* 4 yumurta
* 1 bardak şeker
* 1 bardak nişasta
* 1/2 bardak un (yaklaşık iki kaşık da yeterli olabilir.)
* 1 paket kabartama tozu
* 1 paket kakaolu bisküvi (kare şeklinde olanlardan)
* 1 paket kakaolu puding
* 1 kg süt
* 1 paket krem şanti

yapılışı

önce yumurta, şeker, nişasta, un ve kabartma tozuyla bildiğimiz pandispanya kek hazırlanır. piştikten sonra kek soğurken 750 ml süt ile kakaolu puding hazırlanır. kekin üzerine önce pudingin yarısı dökülür, sonra bir sıra bisküviler dizilir ve kalan puding en üste dökülür. bisküvileri ıslatmaya gerek yok, pudingi sıcak dökmeniz yeterli. iyice soğuyup puding donunca da 1 bardak süt ile hazırlanan krem şanti sürülür. dolapta bi süre bekletip donduktan sonra servis yapmanızı tavsiye ederim. sanırım o dondurma havasını veren de donmuş puding. afiyetle...

imran'ın boncuklu patikleri












arkadaşım imran siteye koymam için getirmiş bu patikleri. çok teşekkür ederim. boncukları ile de pek süslüler doğrusu. ama ayağımı ısıtsın boncuğu olmasa da olur diyorsanız aşağıdaki model de kalın kalın, sıcacık tutar ayaklarınızı...

29 Ekim 2008 Çarşamba

evde sinema keyfi



sinema keyfi deyince akla ilk gelen şey patlamış mısır tabi ki. farklılık isteyenler için bu hafta film keyfimizi tamamlayan yiyeceklerimizden bahsetmek istiyorum. tuzotlu patlamış mısır ve meyve salatası... mısırı yağ ve tuzla patlatmayı hepimiz biliyoruz. ben az tuza ek olarak mısırlar patlamaya başladığı anda bir miktar tuzot atıyorum. tuzotun farklı çeşitleri var, hepsi de güzel oluyor. biz bu ara acılı patlatıyoruz. bera bile acı demeden avuç avuç yiyor. yalnız tuzot yağda çok çabuk yandığı için tam patlamaya başladığı anda atıp altını kısmamız ve ateşte çok fazla bekletmememiz gerekiyor. tabi sürekli sallamayı da unutmuyoruz.

yanına da evde bulunan meyveleri küp küp doğrayarak  meyve salatası hazırladım. ben bu salatada elma, mandalina, muz, kivi ve nar kullandım. isterseniz üzerine meyveli jöle hazırlayıp dökebilirsiniz. veya hazırladığınız meyve salatasını pişirdiğiniz pandispanya kekin üzerine yayıp üzerine yine jöle ilave edebilirsiniz.  bu tarif de yine değişik ne yapsam diye düşünürken uydurduğum bi tariftir. özellikle meyve yemeyen çocuklara meyve yedirmenin güzel bir yolu. denemenizi tavsiye ederim...

havuçlu kek


bikaç farklı tarifi birleştirip deneye deneye en iyi sonucu aldığım havuçlu kek tarifini vereceğim bugün size.

malzemeleri;

* 4 yumurta
* 1,5 bardak şeker
* 4 orta boy rendelenmiş havuç
* 1 çay kaşığı tarçın
* 1 paket kabartma tozu
* ceviz içi
* 1,5 - 2 bardak un

yapılışı;

önce yumurtaların akını ve sarısını ayırıp akını kar gibi oluncaya kadar mikserle çırpıyoruz. sarısını da şekerle birlikte çırpıp kar halindeki akını ilave ediyoruz. yumurtanın akını ve sarısını ayrı ayrı çırpınca kekimiz daha güzel kabaracaktır. daha sonra havuç, tarçın, ceviz içi un ve kabartma tozu ilave ediyoruz. yumurta ve havuçların büyüklüğüne göre un miktarı değişecektir. önce bir bardak un koyup daha sonra kıvamı istediğimiz hale gelinceye kadar un ilave etmekte fayda vardır. bu karışımı isterseniz kek kalıbında pişirip sade servis yapabilirsiniz, isterseniz de benim gibi borcamda pişirerek üzerine bir bardak süt ve bir paket krem şantiyle hazırlayacağınız kremayı sürebilirsiniz. afiyetle...

hülya'nın pançosu




bu pançoyu üzerinde ilk gördüğümden beri fotoğrafını çekmek için peşindeyim hülyanın. sağolsun dün akşam bana gelirken giymiş özellikle, hemen fotoğrafladık. saç örgüsü ve yakayı yakından görmek isteyen olursa ekleyebilirim. mankeni siz bir kişi olarak görüyorsunuz belki ama onlar aslında iki kişi. canım arkadaşım hülyaya ve onun 6 aylık oğluna çok teşekkür ediyorum. Allah oğlunu sağlıklı olarak kucağına almayı nasip etsin.

fırında köfte, yoğurtlu ıspanak, marul salatası



işte bu haftaki cumartesi akşamı menümüz. eşim izmir ödemişte çalıştığı için ancak haftasonları eve gelebiliyor. bu nedenle cumartesi akşam yemekleri ve pazar kahvaltıları çok özeldir bizim evde. eşimin yemek yemeyi seven, yemek ayırt etmeyen ama yemeklerdeki küçük detaylara önem verip, küçük farklılıklardan çok hoşlanan biri olduğunu düşünürsek, her hafta ilginç ne uydursam acaba diye ne sıkıntılara girdiğimi tahmin edersiniz. ama hakkını yemeyelim ki hiçbir zaman çok fazla bir beklentiye girmez. her hafta ne istediğini sormama rağmen hiçbir zaman şunu istiyorum dememiştir. cevabı hep aynı: "sen ne yaparsan".

işte bu hafta da acaba ne yapsam diye evde dönüp dururken aklıma fırında patatesli köfte yapmak geldi. çok değişik bi yemek değil diyeceksiniz ama ben ilk defa yapıyorum. çünkü malesef et yeme konusunda fazla seçiciyim. hatta ete dokunamadığım için köfteleri rondoda yoğurup, elime poşet geçirerek yuvarladığımı söyleyebilirim. nasıl hazırladığıma gelirsek köfteleri bayat ekmek, soğan rendesi, tuz, kekik ve tabiki kıyma ile hazırladım. tepsinin tabanını hafif yağlayıp yuvarlak doğradığım patatesleri dizdim. üzerine köfteleri yerleştirdim ve en üste kırmızı veya yeşil biberleri koyup hepsine kürdan geçirdim. bikaç diş sarımsağı soyup küçük parçalara ayırarak ekledim. daha sonra domates salçası ve biber salçasını az suyla hafif eriterek çok az da yağ ilave ederek köftelerin üzerine döktüm. üzerine de kekik serperek fırında pişirdim. tabi kendim için bunun aynısını köftesiz olarak hazırladım. köftelerin tadı ile ilgili bi fikrim yok ama şunu söyleyebilirim ki eşim az daha bütün tepsiyi yiyecekti.

yanına da teflon tavada kendi suyuyla kavurduğum ıspanakları sarımsaklı yoğurtla karıştırdım ve üzerine çok az zeytin yağı gezdirip kırmızı biber serptim. önden bir çorba ve yemeğin yanında vazgeçilmezimiz olan salata ile menüyü tamamladım. salatayı bol malzemeli severiz. bu salatada marul, soğan, kırmızı lahana, turp, havuç, domates ve eşimin favorisi haşlanmış mısır kullandım.











24 Ekim 2008 Cuma

kara kız keki



 

eşimin en sevdiği keklerden birisidir. zaman zaman aklına gelir "ablam böyle bi kek yapardı" der. sağolsun ablam yani görümcem de ne zaman istesek yapar. belki de bu yüzden öğrenme gereği duymamışım hiç. geçen hafta onlardayken kek yapmamı rica etti benden. eşim de her haftasonu olduğu gibi izmirden gelecekti. onun sevdiğini hatırlayarak bu keki yapmaya karar verdik. "çok kolay" dedi ablam. o kadar güzel oldu ki kimse doyamadı yemeye.kıvamı yumuşacık, sünger gibi bir kek. dün akşam arkadaşlarım gelecek olunca aklıma hemen bu kek geldi. gelmeyen arkadaşlar da burdan resmine baksınlar artık. tarifine gelirsek:

malzemeler;

* 3 yumurta
* 1,5 bardak şeker
* 1 bardaktan biraz az sıvı yağ
* 1,5 bardak süt
* 2,5 bardak un
* 1 paket kakao
* 1 paket vanilya
* 1 paket kabartma tozu
* fındık veya ceviz
* üzeri için istenirse hindistan cevizi

yapılışı;
sütü, şekeri, yağı, kakaoyu güzelce çırptıktan sonra bu karışımdan 1,5 bardak ayrılır. sonra sırayla yumurtalar kırılır ve çırpılır. un, vanilya, kabartma tozu, ceviz veya fındık ilave edilir. ben fındıklı denedim, hazır topkekler gibi oldu. kek pişirildikten sonra fırından çıkar çıkmaz çatalla delik deşik edilip, dilimlenerek ayrılan karışım üzerine güzelce yayılır. çok fazla kabarmıyor belki ama lezzeti muhteşem oluyor. canan ablama bu güzel tad için çok teşekkür ediyorum.

nanemizi evde kurutalım


bu sene nanelerimi evde kurutuyorum. pazardan aldığım iki bağ nane aylarca yetiyor ki söz konusu nane olunca elim hiç aza gitmez. bol bol kullanmayı severim. hele de cacıkta... aldığım naneleri tertemiz yıkayıp yapraklarını ayırdıktan sonra bir gazete veya örtü üzerine sererek kurutuyorum. kullanacağım zaman elimle ovalayıveriyorum. o kadar güzel bir koku yayılıyor ki marketten alınanlar böyle kokmuyor. kendi ellerimle yıkadığım için gönül rahatlığı ile de kullanıyorum. malum biz bayanlar birer eş, birer anne olarak sevdiklerimize en temiz, en güzel, en sağlıklısını yedirmek istiyoruz. karşılığında onların yüzünde oluşan küçücük bi gülümseme, gözlerindeki ufacık bi pırıltı ise ödülümüz oluyor. daha ne isteriz ki zaten...

testi desenli fiskos örtüsü


-


evinde şark köşesi yapmayı sevenlere göre bir fiskos modeli. üzerine de dekoratif bir testi koyarak uyumlu bir fiskos masası elde edebiliriz. bu fiskos örtüsü için testi desenli 7 adet baklava dilimi örülüyor. daha sonra dilimlerin etrafı iki sıra zincir+sık iğne geçiliyor. bu arada dilimler birleştiriliyor. ortasına da kat kat yaprakları olan bir çiçek motifi yerleştiriliyor. daha sonra küçük çiçekli 12X12 kareler örülüyor. bu küçük çiçekler tek tek değil sıra sıra örülüyor. birinci sırada uc uca eklenmiş yarım çiçekler elde ediliyor, ikinci sırada çiçkelerin kalan yarısı tamamlanıyor. üçüncü sırada ise ikinci çiçek sırasına geçiliyor. biraz karışık oldu ama şöyle özetleyebilirim; iki sıra örülünce bir sıra yani 12 adet çiçek elde ediliyor. bu şekilde örülen 7 adet kareyi de örtümüze ekledikten sonra son olarak çiçekli kareleri baklava dilimlerinin ucunda bir küçük çiçekle birleştiriyoruz. böylece fiskos örtümüz tamamlanmış oluyor. anlatım biraz karışık olsa da aşağıdaki resmin size yardımcı olacağını umuyorum...



fiskos masası


36 adet motif baklava dilimi oluşturacak şekilde birleştiriliyor ve 6 baklava dilimi en ortadaki motife ve birbirlerine eklenerek fiskos örtümüz tamamlanıyor. oldukça zahmetli olan bu örtüyü annem örmüştü. ince işlerden hoşlananlar için güzel bir model. birleştirme detayının daha iyi anlaşılması için aşağıdaki resimde tam ortadaki motifi çektim. isteyenler için motiflerin tarifini de elimden geldiğince yapmaya çalışırım. resimlerin büyük hali için üzerlerine tıklayabilirsiniz...

örgü çoraplarım



sonunda oldu, sağ ayağım da internete düştü ve meşhur oldu. mankenlik yaptıracak kimseyi bulamayınca mecbur kaldı daha doğrusu.

neyse konumuza dönelim, burada önemli olan çoraplar çünkü. kışın soğuk günlerde benim gibi çok üşüyen insanlar için ideal. özellikle misafirliğe gittiğimiz yerlerde terlik istemeye çekiniriz bazen. işte öyle zamanlarda taşıması kolay olacağı için bir çift patik veya çorabı çantamızda hazır bulundurabiliriz. hele bi de kıyafetimizle uyumlu renkler seçmişsek kimse gözlerini ayaklarımızdan alamayacaktır. gerçi bu iyi bişey mi kötü bişey mi karar veremedim şimdi...dost başa bakar, ayağa bakan düşman mıydı???

çeyizimden patik



bu arada yazmayı unutmuşum, bütün patik ve çoraplar çeyizimden. Annem bunları hazırlarken hiç aklına gelmemiştir eminim bi gün internetten yayınlanacakları. ve yine adım gibi eminim söylediğim zaman çok gülecek. patik giyme alışkanlığım olmadığı için hiç dokunmamıştım şimdiye kadar. hatta annemin, çeyizlerim yerleştirilirken koyduğu çekmecede aynen koyduğu gibi duruyorlardı. hiçbirşeyin sebepsiz olmadığı bu dünyada onlar da işe yarayacakları günü beklemişler anlaşılan.

yeşil patik



spor giyinmeyi sevenler için spor desenli bi patik modeli bu. ayağa giyildiğinde model kendini çok daha güzel gösteriyor. 



kırmızı çiçekli patik


giydiğim zaman o kadar düzgün ve kalıp gibi duruyor ki patik yerine ayakkabı demek daha uygun olacak neredeyse. aşağıdaki fotograftaki önden görünüşü ile timberland ayakkabıyı andırmıyor mu gerçekten...

22 Ekim 2008 Çarşamba

lif modelleri







evde bulunan değişik lif modellerinden bir karma hazırlamak istedim. çift katlı liflerin mankenliğini oğlum yaptı. özellikle çocuklara banyoyu sevdirmek için onlara böyle lifler örebilirsiniz. kız çocuklarının çok hoşuna gideceğine eminim.

brokoli salatası



işte hem sağlıklı, hem de çok lezzetli bir salata. püf noktası brokoliyi kaynamış suya atıp birkaç dakika haşlandıktan sonra soğuk suya çıkarmak. daha sonra doğradığınız brokolinin içine istediğiniz malzemeleri koyabilirsiniz. ben bu salatada turp, havuç, domates, kırmızı lahana, soğan ve kendi haşladığım mısır tanelerini kullandım. ve tabiki brokoliye çok yakışan sarımsak bu salatanın vazgeçilmezi...

piyaz



bana izmiri hatırlatır piyaz, izmir aşık olduğum şehir... öğrenci menüsü; trakya köfte, patates kızartması, piyaz. üniversite hayatım boyunca en çok yediğim şeyler bunlardı herhalde. evde yapma gibi bi alışkanlığım yoktu pek. geçenlerde buzluğa koymak üzere fasülye haşlarken aklıma geldi. iyi ki de gelmiş, meğer çok özlediğim bi lezzetmiş...

buzluğa koyacağım fasülyeleri aşağıdaki gibi paketledim. malum kuru fasülye bereketli bir yemek. iki tabak yapıverelim dendiğinde yapılmıyor. bu yüzden fazlaca haşlayıp buzluğa koyuyorum. yapmak istediğim zaman ihtiyaç kadar çıkarıp yapıvermesi çok pratik oluyor. paketlerken fasülyeleri yayarak yassı bi şekilde paketlersek ihtiyacımızı alacağımız zaman hepsinin buzunu çözmeden kırarak ayırmak mümkün.


kornişon salatalık turşusu



sıra geldi bugün saatlerimi alan turşuya. bu konuda çok tecrübeli değilim ama genellikle uydurma yaptığım yemeklerimin, tarife bakarak yaptıklarımdan daha güzel olmasına güvenerek kolları sıvadım. bikaç kulaktan dolma bilgim vardı, haftasonu pazardan limon tuzu, turşu tozu vs alırken satıcı ablayı da sıkıştırmıştım biraz. bugün bir de tecrübeli arkadaşların deneyimlerine başvurmak amacıyla internetten kısaca baktım. sonuçta herkes farklı tarif veriyor tabi. ben hepsinin ortalamasını alarak, biraz da işe kendi yorumumu katarak ama çok uğraşarak turşumu kurdum.

nasıl yaptığıma gelirsek; 6 kg kornişon salatalığa yaklaşık 4 lt kaynatılıp soğutulmuş su, bir küçük paket limon tuzu(5 kg salatalık için diye sorarak almıştım, gramını tam bilmiyorum), 10 yemek kaşığı kadar iri tuz ekleyerek turşumun suyunu hazırladım. (malzemeleri sıcak suda eritmek çok daha kolay oluyor) içine attığınız yumurta eğer suda asılı kalıyorsa çözeltiniz yeterli doygunluğa ulaşmış oluyormuş. tadına da baktım tabi, fena değildi. bu arada pet şişelere bikaç nohut, bikaç diş sarımsak koyup üzerine salatalıkları doldurdum. bikaçının en üstüne havuç dilimledim (nasıl olacağı ile ilgili bi fikrim yok, bu yüzden çok koymadım zaten) sonra şişelere hazırladığım suyu doldurdum. bir çay bardağı da elma sirkesi ilave ettim. elma sirkesi ile çok daha güzel oluyor. en son üzerine pazardan aldığım turşu tozundan çok az ilave edip şişeleri kapattım. bu arada şişelere sığmayan iri salatalıkları da kavanozlara doldurdum. kullanacağım zaman şişeleri keserek açacağım ama bazen fışkırabiliyor, dikkatli açmakta fayda var....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...